Yiyecek İçecek Sektöründe KDV Farkları ve Ekonomik Etkileri
Yiyecek içecek sektöründe (lokanta, restoran, kafeterya, pastane vb.) gelir gider kalemleri arasındaki KDV farkı uzun zamandır tartışılıyor. Bu fark, işletmelerin bilançosunu olumsuz etkiliyor ve fiyat artışına neden oluyor. Yeni bir kanun teklifi ile bu durumun düzeltilmesi hedefleniyor.
KDV Farklarının Ekonomik Etkileri
Yiyecek içecek sektöründe, hammadde alımlarında KDV oranı yüzde 1 iken, işlenip satılan ürünlerde bu oran yüzde 10 olarak uygulanıyor. Bu durum, işletmelerin maliyetlerini artırmakta ve fiyat artışına zorlamaktadır. İşletmeler, bu farkı kapatmak için fiyatlarını yükseltmek zorunda kalıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Burdur Milletvekili İzzet Akbulut tarafından TBMM’ye sunulan kanun teklifi, KDV farkının giderilmesini ve işlenip satılan ürünlerin KDV oranının da yüzde 1’e düşürülmesini hedefliyor. Bu düzenleme, esnafın üzerindeki yükü hafifletmeyi amaçlıyor.
Hizmet Enflasyonu ve Esnafın Durumu
Hizmet enflasyonundaki katılığın nedenleri arasında KDV farklılıkları gösterilmektedir. Girdi kalemlerine gelen zamlar, esnafın maliyetlerini artırmakta ve bu durum, yüksek enflasyon ortamında gıda enflasyonunun yükselmesine sebep olmaktadır. Esnaf, bu durumdan olumsuz etkilenmektedir.
Gerekçede, “Tüm girdi kalemlerine bazen gün içinde bile zam geldiği göz önüne alındığında bunun vatandaşa yansıtılması esnaf için müşteri kaybı oluşturmaktadır.” ifadesi yer almaktadır. Bu durum, esnafın kar marjını daraltmakta ve ekonomik sıkıntıları artırmaktadır.
Asgari Ücret ve Hane Gelirleri
Asgari ücret, emekli aylıkları ve mamur zamları gibi faktörler, yurttaşların geçim sıkıntısı çekmesine neden olmaktadır. Lokanta ve restoran işletmecileri, KDV oranlarının eşitlenmesini ve sektörün nefes almasını beklemektedir. Bu süreçte iş hacimleri ciddi anlamda düşmektedir.
Gerekçede, “Hane gelirlerindeki düşüş, esnafın ekonomik durumunu daha da zorlaştırmaktadır.” denilmektedir. Pandemi sonrası KDV farklılıklarını önlemeye yönelik kanun teklifleri birkaç kez verilmiş, ancak TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmemiştir.